Sohbet Girişi

Evet’i Hayatınıza Sokun

Evet’i Hayatınıza Sokun

Bugün sizlere hayatınız konusunda atacağınız en önemli adımdan bahsetmek istiyorum. Aslında adım diye bahsettiğim şey sadece basit bir kelime. Bu kelime oldukça sık duyduğunuz fakat pek fazla kullanmadığınız bir kelime: Evet. Tanıdık geldi mi? Duymuşsunuzdur illa ki birileri söylerken. Malum sizler pek fazla kullanmıyorsunuz.

Bay Evet (Yes Man) filmini izlediniz mi bilmiyorum ama izlemediyseniz eğer kesinlikle ama kesinlikle izlemenizi öneriyorum. Kendinize yapacağınız bir iyilik olarak görün bu filmi izlemeyi. Filmin baş rolünde hepinizin tanıdığı bir sima olan Jim Carrey var. Kendisinin kült denilecek düzeyde filmleri var ama Yes Man filmi benim hayatımda önemli bir yere sahiptir. Bu filmi mantıklı düşünme yetisine sahip olmadan önce izlemiştim. Yaklaşık 5 sene kadar önce. O zamanlar keyifli bir filmdi benim için sadece. 2 sene önce tekrar izlediğimde ise alınması gereken büyük bir dersti.

Evet’i Hayatınıza Sokun

Hayatınızda bazı anlar olur, en iyisini siz biliyormuşsunuz gibi hissedersiniz, en doğru kararı verdiğinizi düşünürsünüz. Bazı anlar olursa problem yok ama bu anlar çok sık olursa büyük problem vardır. Bende bu anlar tahmin edemeyeceğiniz kadar fazlaydı. Bazı kararlar alırdım sürüden ayrılabilmek adına ve onun doğru karar olduğunu zannedip kendimi akıllı görürdüm. Şimdi geriye dönüp baktığımda ne kadar ahmakça olduğunu iliklerime kadar hissedebiliyorum.

12. sınıfım tam olarak bu tip hatalarla dolu şekilde geçti. Yine de hepsini anlatarak sizleri sıkmayacağım. Lisenin sonlarına doğruydu ve herkesin üzerinde bir mezuniyet telaşı vardı. Arkadaşlarım ve diğerleri mezuniyette giyinecekleri şeyi düşünüyorlardı. Bende ise hiç o kaygı olmadı. Sebebi ise ne gerek vardan başka bir şey değildi. Mezuniyete katılmayı düşünmüyordum, katılırsam da aktivitelere fotoğraf çekimine, kep atma törenine katılmayacaktım. Onun yerine oraya vereceğim parayı kız arkadaşımla harcayacaktım. Öyle de oldu.

O zaman ne kadardı tam olarak hatırlamıyorum ama toplamda 500TL kadar bir masraf olacaktı kıyafet, ayakkabı, fotoğraf vs. Ben de o miktarı babamdan almıştım ve kız arkadaşımla bulunduğumuz şehrin merkezine gitmiştik. Kız arkadaşımla birlikte birkaç gün güzel vakit geçirmiştik. Enflasyon bu civarda değildi ve kız arkadaşımın da bir o kadar parası vardı. Yoksa mümkün mü o parayla birkaç gün gezip tozabilmek :p

Mezuniyetten önce arkadaşlarım çok ısrar etmişti. Yapma, etme pişman olursun sen de katıl diye. Onlarla dalga geçmiştim çok akıllı(!) olduğum için. Onlar da sonradan uğraşmayı kesip kendilerine odaklanmışlardı zaten. Sonuç olarak arkadaşlarımın geçmişe dönüp baktıklarında, fotoğraf albümlerini eline aldıklarında hatırlayabilecekleri bir mezuniyet hatıraları var. Benim de var gerçi ama kepli değilim.

Yine lise sondan bir olayımı anlatacağım. Okulları bilirsiniz uygun fiyatlara geziler düzenlerler. Pek uzun soluklu değillerdir ancak hiç yoktan yer yurt gezmiş görmüş olursunuz. O dönem de okulda Fethiye Ölü Deniz gezisi düzenleniyordu. 1 gece 2 gün otelde kalınacak ve o civarlar gezilecekti. İlk başta gitmeyi istemiştim ancak sonradan o dönemlerde samimi olduğum arkadaşım aklımı çelmişti ne gerek var diyerek. Ben yine aynı şeyi yapıp parayı istemiş fakat karı kızla yediğim için gitmemiştim.

Buradaki saçmalığı siz anında fark etmişsinizdir ancak ben o zaman fark edememiştim. Bazen insan içinde bulunduğu durumda kendisinin en doğru kararı verdiğini düşünüyor. Aradan zaman geçmeden de o kararının aslında ne kadar yanlış olduğunu fark edemiyor. Şanslıysa çevresindekiler uyarıyor, sığırsa çevresindekilerin uyarılarına kulak asmıyor. Böylelikle hayatında karşısına bir daha çıkmayacak teklifleri reddederek en akıllıcasını yaptığını zannediyor.

Eskiden, Bay Evet filmine tepki olarak dünyaya gelmiş gibiydim. Sokağa çağırırlardı, reddederdim. Etkinliğe çağırırlardı, reddederdim. Gezmeye çağırırlardı, reddederdim. Üstelik açık açık hayır diyerek değil ha, mırınkırın ederek reddederdim. Her seferinde bir bahanem olurdu reddetmek için. Gıcık bile olurdum hatta sürekli bir şeyler yaptıkları ve beni davet ettikleri için.

Sonra yalnızlaşmaya başladığımı fark ettim. Kimse benimle bir şeyler paylaşmak istemiyor, etkinliklere davet etmiyordu. Bunun için doğrudan çevremi suçladım, ne kadar bencil olduklarını, kötü arkadaş olduklarını söyledim durdum. Aslında arkadaşlarım ne suçlu ne de bencillerdi. Sadece reddedeceğimi düşündükleri için davet etmeyi bırakmışlardı. Hatta yerimi başkalarıyla doldurmuşlardı.

Bunun için onları suçlayamıyorum, apaçık göründüğü üzere tek suçlusu bendim. İnsanlardan uzak duruyor, kendimden soğutuyordum. Bir süre geçtikten sonra onlar da çabalamayı bırakıyorlardı. Neden çabalasınlar ki zaten?

Hadi biraz empati yapalım. Siz hayat dolu bir kişiliksiniz; sosyalsiniz ve çeşitli etkinliklere katılıyorsunuz. Hiçbir şey yapmasanız bile arkadaşlarınla vakit geçiriyorsunuz. Ancak biraz samimiyetin olan bir arkadaşın var ve ne zaman bir yere davet etsen bir işi çıkıyor. Pikniğe gidelim diyorsun, hastayım diyor. Olur insanlık halidir deyip konuyu kapatıyorsun. Başka bir gün kafeye davet ediyorsun, işim var diyor. Her insanın işi olabilir deyip konuyu kapatıyorsun. Gezi düzenlemek istiyorsun ve o arkadaşını da davet ediyorsun, teyzesinin ameliyat olduğunu söylüyor. Geçmiş olsun deyip konuyu kapatıyorsun. Bu olay böyle birkaç kere daha devam ediyor ve sen nasılsa gelmez diye düşünüp çağırmayı bırakıyorsun Bu durumda suçlu sen misin yoksa arkadaşın mı?

İnsanlar tavrınızın değiştiğini hemen fark eder de, bu değişimin onların hareketleri yüzünden olduğunu kabul etmezler.

Alıntıdan anlayacağınız üzere aslında insanların davranışlarını çoğunlukla siz belirlersiniz, ayna misali. Elbette arkadaşların kusursuz bütün suç sende demiyorum, herkesin hataları olur. Fakat bütün hatayı karşı tarafta bulup kendi vicdanını rahatlatmaya çalışmak kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Siz her ne kadar ben masumum onlar suçlu deseniz de bu durum hiçbir şeyi değiştirmez.

Bu demek değil ki karşınıza çıkan her teklifi hemen kabul edin; sizi ilgilendiren her konuya anında evet deyin. Teklifi gözden geçirin, artılarını eksilerini düşünün hatta etrafınıza danışın. Sadece bunları yaparken küçük hesaplar peşinde koşmayın. Okul gezisi var ancak paran mı yok? Gerçekten durumun berbatsa, karnınızı zor doyuruyorsanız o zaman gitme. Bu kendine de ailene de bencillik etmek olur. Durumunuz fena değilse yine de paran yoksa gir bir işe çalış ama o etkinliğe katıl. İnan bana pişman olursun.

Şöyle geçmişime bir bakıyorum da bu zamana kadar ne kadar spontane gelişen ve dinlenmeye değer anım varsa düşünmeden evet dediğim kararlar. Hayatımın en berbat günleri düşünmeden evet dediğim zamanlar. Hayatımın en güzel günleri düşünmeden evet dediğim zamanlar. Yaşadığım macera dolu anıların hepsi düşünmeden evet dediğim zamanlar. Hatırlanmaya değer bütün geçmişim istemeye istemeye evet dediğim zamanlardan oluşuyor.

Para bulmak için mezar kazdığımızda, otostop yaptığımız tırda telefonumu düşürdüğümde, kız arkadaşımla sokakta uyuduğumda, bir telefonla başka şehre taşındığımda, bir telefonla hiç bilmediğim bir işi kabul ettiğimde ve burada bahsedemeyeceğim onlarca spontane olayda düşünmeden evet demiştim. Bunları arkadaş ortamında anlattığımda ağzımın içine düşecek derecede şaşkın bakışlara maruz kaldığıma emin olabilirsiniz. Yani anlatabilecek muhteşem anılarınız oluyor.

Hatta itiraf etmeliyim bu hatırlanmaya değer olan anılarımın büyük çoğunluğunda sürekli şikayetçi oldum. Senin yüzünden şöyle oldu, senin yüzünden böyle oldu, hep senin yüzünden bunlar başımıza geldi diye söylendim durdum. O an kötü gibi gelen pişmanlık duyduğunuz şeyler yarın bir gün anlatırken kahkaha atmanıza ve geçmişe özlem duymanıza sebep oluyor. Yani o an kötü gibi görünen olaylar ileride bir gün hatırladığınızda hayatınızın en unutulmaz anısı olabiliyor. O yüzden bu tavsiyeme kulak asmak yerine uymaya gayret edin.

Şimdilerde güzel bir arkadaş çevrem, güzel kız arkadaşım, güzel anılarım, aktif bir sosyal yaşamım var. Hatta etkinlik düzenleyip insanları davet eden kişi benim. İnsanları kendinizden uzaklaştırmamak, yalnız kalmamak, sıkıcı bir hayat yaşamamak ve torunlarınıza anlatabilecek muhteşem hikayeler bulabilmek için eveti hayatınıza sokun.

İnanın bana yaptığınız bir şeyden pişman olmakla yapmadığınız bir şeyden pişmanlık duymak arasında koca bir uçurum var.

5/5 - (2 Oy Kullanıldı.)

Bir önceki yazımız olan Ben Seni Arkadaşım Olarak Görüyorum başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

yönetici 178
Cevap bırakın

Kategoriler
kategoriler
Genel Kurallar
kurallar
kuralSohbet odalarımız +18 yaş kullanıcılar için uygundur. 18 yaş altı kullanıcıların girmesi yasaktır!
kuralKanallar içerisinde küfür etmek, devlet görevlilerine hakaret etmek siyasi propaganda yapmak yasaktır!
kuralYaşadığınız soru, destek veya takıldığınız yerlerde #help kanalını kullanabilirsiniz.
kuralKanal yetkililerinin yaptığı uyarı dikkate almayan kişiler kanaldan tamamen uzaklaştırılacaktır.
söz
yukarı
iğneada iğneada pansiyon sitemap